Her yıl birçok teknoloji popüler olurken, bazıları da yaşadıkları sorunlarla gündeme geliyor. MIT Technology Review 2023’ün en başarısız teknoloji ve ürünlerini listeledi:
Titan denizaltısı
“Denizaltı” kelimesini kullanmak ne kadar doğru bilmiyoruz. Geçtiğimiz yaz okyanusun derinliklerine, 1900’lü yılların başındaki bir “teknolojik başarısızlık” olarak nitelendirebileceğimiz, transatlantik Titanic‘in enkazını ziyaret etmek için dalan Titan isminde vasıta, dalışın peşinden içindeki 5 kişiyle beraber kayıplara karışmıştı.
Titan, derin denizlere dalan araçlar içinde oldukça köktencilik bir tasarıma sahipti. Karbon fiberden meydana getirilen ve bir Logitech F710 model kablosuz oyun kontrolcüsüyle yönetilen (Gamepad konusunu geçtik, niçin kalem pille çalışan kablosuz model yerine daha güvenilir olan kablolu model tercih edilmemiş acaba?) deniz aracını tasarlayan uzay mühendisi Stockton Rush, bu aracın deniz turizminde yeni bir çağ açacağını düşünüyordu. Şirketi OceanGate, aracın 400 atm basınca dayanacağı mevzusunda herhangi bir kontrol yapmamıştı. Bu mevzuda Rush’ın cevabı ise “Sanırım ‘Uymadığınız kurallar yüzünden hatırlanırsınız’ diyen General MacArthur’du.” oldu.
Sadece ne yazık ki fiziğin kurallarına uymamak pek işe yaramıyor. Titan’la irtibatın kesilmesinden dört gün sonrasında, 22 Haziran 2023’te, bir derin deniz robotu Titan’ın kalıntılarını buldu. Yıkıcı bir içe doğru patlamayla parçalanmıştı. Aracın içinde bulunan Stockton Rush’la beraber Hamish Harding, Shahzada Dawood, Suleman Dawood isminde turistler ve Titanic uzmanı Paul-Henri Nargeolet yaşamını yitirmiş oldu.
Laboratuvarda üretilmiş et
Hayvanları yiyecek için öldürmektense, laboratuvarda kırmızı et ya da tavuk niçin üretmeyelim ki? İşte laboratuvarda üretilmiş etin fikri de buradan geliyor. Sadece aslolan sorun, büyük miktarlarda üretim yapmak.
Örnek olarak Kaliforniya’nın Berkeley şehrindeki Upside Foods’u gösterebiliriz. Şirket yarım milyar dolarlık yatırım yapmış ve dev çelik biyoreaktörlere sahipti. Fakat bunlar yalnız basına ‘gösteriş’ için yapılmıştı.
Bu büyük biyoreaktörler, beklendiği benzer biçimde tüm halde tavuk hissine haiz tavuk filetolar üretmek için bulunuyor olsa da, firmanın ürünleri ufak laboratuvar tüplerinde üretilen tavuk derisi hücrelerinden oluşuyordu. İnce hücre katmanları laboratuvar çalışanları tarafınca elle üst üste konularak tavuk parçaları üretiliyordu. Doğrusu Upside Foods, bu “eti” üretmek için fazlaca fazla çalışan, plastik ve enerji kullanıyordu. Hatta eski çalışanlardan biri firmanın “yapana kadar yapıyormuş benzer biçimde görün” prensibiyle çalıştığını söylemiş oldu.
Her ne kadar laboratuvarda üretilmiş tavuk eti, FDA’dan onay almış olsa da, maliyet açısından gerçek tavukla iyi mi yarışacak orası belli değil. ABD’de tavuğun kilosu 10 dolar seviyesinde. Fakat Michelin yıldızlı bir San Francisco restoranında birkaç parça “laboratuvarda üretilmiş tavuk”, 45 dolardan satılıyor.
Cruise robot taksi
Her ne kadar otonom sürüş mevzusunda geçtiğimiz yılda büyük atılımlar yapılmış olsa da, bazı problemler de yok değildi. Mesela Tesla’nın otonom sürüş modunda yaşanmış olan problemlerden dolayı şirket yazılım güncellemesini geri çekmek mecburiyetinde bırakıldı. Fakat geçtiğimiz senenin bu konudaki en büyük sıkıntısı, General Motors’un bir alt markası olan Cruise’un San Francisco’da sunmuş olduğu sürücüsüz taksi hizmeti oldu.
400’den fazla taksiye haiz olan şirket, bu “robotaksi”lerin yorulmadığını, sarhoş olmadığını ve dikkatlerinin dağılmadığını iddia etti. Hatta gazetelere tam sayfa reklam vererek “insanların çok kötü sürücüler” bulunduğunu yazdı.
Sadece Cruise’un unutmuş olduğu bir şey vardı: Yazılımları da insanoğlu hazırlıyor. Kısa bir süre sonrasında Cruise’un sensörlerle donattığı Chevy Bolt araçları problemlerle karşılaşmaya başladı. Hatta bir vakada vasıta, bir yayayı 6-7 metre süresince sürükledi. Geçtiğimiz ekim ayında Kaliforniya Motorlu Taşıtlar Dairesi, GM’nin robotaksilerini trafikten men ettiğini, bunun sebebi olarak da “halk güvenliğine karşı gereksiz risk” taşıması bulunduğunu söylemiş oldu. Bu olayın peşinden şirket, çalışanlarının %25’ini işten çıkardı. CEO ve kurucularından Kyle Vogt ise firmadan çekilme etti. Firmanın sitesinde, sürücüsüz hizmetini geçici olarak durdurdukları belirtiliyor.
Plastiğin durdurulamaz artışı
Bir materyal olarak plastik hakkaten görkemli. Kuvvetli, hafifçe ve istediğiniz her şekli alıyor.
Fakat aslolan sorun, etrafta fazlaca fazla plastik olması. İnsanlar yılda 430 milyon ton plastik üretiyor, sadece bunun yalnız %9’u geri dönüştürülebiliyor. Kalanı ise çöplükler ve giderek artan şekilde çevreye bırakılıyor. O şekilde ki, herhangi bir balinanın karnında bile kilolarca plastik olmasının haricinde, meşrubatlar, planktonlar, insanoğlunun dolaşım sistemi ve hatta havada bile mikroplastikler bulunuyor. Bu giderek artan mikroplastik kirliliğinin sıhhat tesirleri de hemen hemen detaylı olarak araştırılmış değil.
Kirlilik global çapta artıyor, sadece bu konudaki farkındalık da giderek artıyor. Bu yüzden sivil cemiyet örgütleri, bir nevi bir “plastik anlaşması” olmasını istiyor. Bunu başarmak birazcık zor olacak, şu sebeple plastik ucuz ve kullanışlı.
Humane AI Pin
Ona “akıllı telefonu öldürecek teknoloji” dendi. İçinde kamera, yongalar ve sensörler bulunan, Ai Pin isminde olan plastik bir rozetten bahsediyoruz.
Bizi telefon bağımlılığımızdan kurtaracak bir aygıt üretmek, gerçektne buna değecek bir çaba benzer biçimde duruyor. Sadece 700 dolar fiyat etiketine haiz olan bu rozet (aylık 24 dolar’lık bir üyelik tutarı de var), bu amaca pek ulaşacak benzer biçimde durmuyor. Humane Ai şirketi tarafınca geliştirilen cihazın ilk incelemelerinden birinin söylediği benzer biçimde “aynı oranda büyülü ve acayip” bir üründen bahsediyoruz. İşin acayip tarafı şöyleki: kullanıcılar sesli komutlar vermek, ileti göndermek ya da YZ ile söyleşi etmek için konuşmak zorunda kalıyor. Bir golf topu kadar ağırlığı olan ürünü büyük olasılıkla bu nedenden tişörtünüze takmak pek mümkün görünmüyor.
Firmanın kurucuları olan karı-koca eski Apple yöneticileri, ürün fikrini Brother Spirit isminde bir Budist rahibin rehberliğinde bulduklarını söylüyorlar. Times’a gore ürün için 240 milyon dolar fon toplayan ikili, bu sırada 25 tane patent başvurusu da gerçekleştirmiş.
Her ne kadar oldukça yenilikçi görünse de, bir süre daha ekranlara mahkum kalacağız benzer biçimde görünüyor.
Toplumsal medyanın gazına gelen süperiletken
Oda sıcaklığında çalışan ve hiçbir elektriksel direnç göstermeyen bir süperiletken. Eğer hakkaten bu şekilde bir materyal varolsaydı, yeni türden piller, kuvvetli kuantum bilgisayarlar ve nükleer füzyonu gerçeğe dönüştürebilirdi. Gerçek anlamda bir “mukaddes kase”den bahsediyoruz.
Geçtiğimiz temmuz ayında Cenup Kore’den gelen bir haberde yer edinen LK-99 isminde materyalin, bu “mukaddes kase” olduğu düşünüldü. Kısa sürede toplumsal medyada yayılan bu materyal, birçokları tarafınca “ömrünüzde görebileceğiniz en büyük fizik keşfi” olarak nitelendirildi. Toplumsal medya çılgınlığı sona ermedi ve bu materyalle ilgili birçok paylaşım yapılmış oldu.
Fakat bu “yaz rüyası” kısa sürdü. Gerçek fizikçiler bu materyali yine üretemediler ve üretim için verilen “reçete”nin hataları olduğu ortaya çıktı.
MIT Technology Review, tamamen Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ne ilişkin olan ve editoryal olarak üniversiteden bağımsız bir gösterim. 1899’da The Technology Review adıyla kuruldu.
MIT Technology Review‘in makalesini Özgür Yıldız Türkçeleştirildi.